ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU


8965 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre çocuklara yönelik cinsel istismar; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışlar ile diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışları ifade etmektedir. Son yıllarda çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları ciddi oranda artış göstermiştir. 2018 yılında çocuk istismarı suçundan hakkında soruşturma başlatılan kişi sayısı 150.000’i bulsa da mağdurların genellikle şikayet etmekten kaçındığı görülmüştür. 

İstismar denildiğinde, (özellikle de son yıllarda yoğun olarak seyreden gündemin yarattığı algı neticesinde) akla ilk olarak cinsel istismar gelmektedir. Ancak çocuklara yönelik istismar 4 başlıkta incelenir: 

  • Duygusal İstismar: Fiziksel bir iz bırakmadığı için tespit edilmesi zor bir istismar çeşididir. Ancak psikolojik ve sosyal olarak büyük hasarlar verebilecek güce sahiptir. 
  • Ekonomik İstismar: Çocuğun psiko-sosyal gelişimini engelleyen ve fiziksel gelişimine zarar veren işlerde çalıştırılmasıyla gerçekleşen istismar biçimidir.
  • Fiziksel İstismar: Genellikle cezalandırma maksatlı (hatta kültürümüzde terbiye etme aracı) olarak uygulanan metottur. 
  • Cinsel İstismar: Bu istismar biçimi her ne kadar fiziksel temas algısı oluştursa da her durum temas içermeyebilmektedir. Çocuğa uygunsunsuz davranışlar veya görüntüler (pornografi) izletilmesi, cinsel sözler söyletilmesi ya da çocuğun cinsel eylem veya içeriklere tanık olması da cinsel istismardır.

CİNSEL İSTİSMAR

Çocuğun cinsel istismarı; 18 yaşın altındaki bireylere karşı, onlara bakmakla yükümlü -anne, baba, bakıcı, koruyucu aile fertleri (üvey) vs.- ile onların eğitiminden sorumlu -öğretmen, usta gb- kişiler ya da yabancılar tarafından gerçekleştirilebilecek; psikolojik, duygusal, fiziksel, zihinsel ve cinsel tahribat yaratabilecek her türlü davranıştır.

8965 sayılı kanunun Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar başlıklı 6. bölümünün, 102. maddesinin 3. fıkrasına göre cinsel istismar suçu; bedensel ve ruhsal açıdan kendini koruyamayacak kişilere karşı; görevinin verdiği nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle; her türlü kan ve kayın hısımlığı bulunan veya üvey aile fertleri tarafından; silah ya da birden fazla kişi ile veya insanların toplu yaşama zorunluluğu bulunan ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanarak gerçekleştirilebilmektedir. 

İstismar her zaman bedensel temasla gerçekleşmeyebilir. Bu kapsamda röntgencilik, teşhircilik, cinsel eylem veya içeriklerin çocuğa izletilmesi gibi davranışlar da cinsel istismar demektir. Bedensel temas içeren cinsel istismar davranışları ise;  vajinal, oral veya anal cinsel ilişki, taciz, tecavüz, ensest ve fuhuştur.

İstismara uğrayan kişiler toplumsal destek görememe, etiketlenme ve suçlanma gibi durumlara maruz kalabilmektedir. Yaşadıkları henüz gizli kalmış kişiler ise genellikle, yine bu kaygılardan dolayı bunu paylaşmamayı tercih etmektedirler. Hele ki söz konusu çocuklar olduğunda bu durum katbekat zor  bir hal almaktadır. 

Birleşmiş Milletler’in (BM) “Çocuğa Yönelik Şiddet Araştırma Raporu”na göre, dünyada her yıl 73 milyon civarı erkek ve 150 milyon civarı kız çocuk cinsel istismara maruz kalmaktadır. Çocuklarla birebir görüşen uzmanlar istismara uğrayan kız ve erkek çocuk oranının fazlasıyla yakın olduğunu ifade etmektedir. Yalnızca erkek çocuklara yönelik istismar daha fazla gizleniyor. 

Şiddet Önleme Ve Rehabilitasyon Merkezi (İMDAT) ile Acıbadem Üniversitesi Suç Ve Şiddet İle Mücadele Uygulama Merkezi’nin (ASUMA) 2016’da hazırlamış olduğu rapora göre, çocuğa yönelik şiddet ve tacizde  istismarcıların %5’i ortaya çıkarken %95’i gizli kalıyor. 

2014’ten 2017’ye çocuğa yönelik cinsel istismar suçu %67.9 arttı. 2015’te açılan 16.957 davanın 13,968’i mahkumiyet ile; 4,751’i beraat ile sonuçlanmıştır. (6.264 diğer kararlar)

Suç mağduru çocukların mağduriyet nedenleri (2019)

Suç mağduru çocukların mağduriyet nedenleri (2019)

İnsan Hakları Derneği’nin 2018 raporuna göre, 2002’den bu yana 440 bin çocuk doğum yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 verilerine göre ise güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15,2’si cinsel istismar mağduru oldu. 

2020’de 38 bin 340 cinsel suça dava açıldı. Bu davaların alt başlıklarıyla rakamları şöyle:

    • Cinsel Taciz: 14.126
    • Çocukların Cinsel İstismarı: 15.213
    • Reşit Olmayanla Cinsel İlişki: 861
    • Cinsel Saldırı: 8,140

Bu kapsamda 2020’de cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan en fazla davanın 15 bin 213 ile çocukların cinsel istismarına açıldığı görülmektedir. Bu davaların 12 bin 64’ü mahkumiyet ile sonuçlandı. 

Cinsel istismar failleri genellikle yaşları gereği çocuklar üzerinde baskın olabilecek kişilerdir. Aile içi cinsel istismar da ne yazık ki yaygın olarak gerçekleşebilmektedir. Ancak istismarcı bazen akranlar da olabilir. Adli Tıp alanında akademisyenlik yapan Hamit Hancı ve Çağlar Özdemir’in 2001 yılında paylaştığı verilere göre istismarcıların %96’sı erkek, %80’i çocuğun tanıdığı bireylerdir.

İstismarcılar sanılanın aksine pedofili, sapık, ruh hastası, serseri tipler değildir. Bu yüzden istismarcının kim ya da kimler olabileceği dışarıdan bakmakla anlaşılmayacaktır. Çünkü bu kimseler günlük yaşamlarında her insan gibi davranır ve normal eylemlerde bulunur. 

Çocukların cinsel istismarına ve cinsel şiddete zemin hazırlayan diğer bir durum ise “seks turizmi”dir. 1960’lardan sonra çocuk seks turizminde yedi kat artış meydana gelmiştir. İnternetin hızlı bir şekilde yaygınlaşması ile çocukların pornografik sitelere girişi de kolaylaşmış, bu sitelerde çocukların kullanımı da yaygınlaşmıştır. 

İstismara uğrayan çocuk ve ergenlerde belirtiler yaşlarına göre farklılık gösterebilmektedir: 

  • 0-4 yaş grubu çocuklarda; yaşına uygun olmayan söylemler, tuvalet alışkanlığının sonradan bozulması, uyku bozukluğu, oyunlarda cinsel içeriklere yer verme gibi,
  • 4-6 yaş grubu çocuklarda; yaşına uygun olmayan söylem ve davranışlar, kendinden büyüklerden ve yetişkinlerden korkma ve aşırı tedirginlik gibi,
  • 7 yaş ve üzeri çocuklarda ise; kendinden büyüklerden ve yetişkinlerden korkma, okula gitmeyi istememe ve okul başarısında düşme, mutsuz ve isteksiz olma, asosyalleşme (yalnız vakit geçirmede artış), travmaya bağlı stres bozukluğu, yaşına uygun olmayan söylem ve davranışlar, cinselliğe yönelik ilgi ve uğraşlarda artış, depresiflik, kendine zarar verme ve intihar düşüncesi/girişimleri, cinsel saldırganlık ve şiddete eğilim gibi belirtiler gözlenmektedir.

İstismar sonrası çocuklarda; gerginlik, öfke, uyuyamama, kendine ve çevresine zarar verme gibi psikolojik belirtiler görülebilir. Ancak bazı mağdurlarda, cinsellikten aşırı nefret etme ya da aşırı hoşlanma gibi belirtiler görülebilmektedir,

Cinsel istismar mağduru çocukların fiziki ve psikolojik sağlıkları gibi eğitim hayatları da zarar görmektedir. Öte yandan istismar sonucu oluşan gebelikler bedensel zararın yanı sıra ruhsal travmalara yol açmaktadır ve bu durum çocukların toplumda etiketlenmesine ve dışlanmasına neden olmaktadır.

İstismarın Önlenebilmesi:

Her çocuk cinsel istismar mağduru olabilir. Bu hususta önce ebeveynler (yoksa çocuğun bakımından sorumlu koruyucu fertler ya da bakıcılar) bilinçli davranmalı hatta bunun için önce bu yetişkinler eğitilmelidir: 

  • Çocuklara vücut parçaları öğretilirken özel bölgeleri de öğretilmeli ve bu bölgelere kimin ve ne şekilde dokunabileceği anlatılmalıdır. Yanı sıra çocuklar tanıdık tanımadık herhangi birinin, kendisine rızası olmadan hiçbir suretle dokunamayacağı, öpemeyeceği veya sarılamayacağı tembih edilmelidir. 
  • Yukarıdaki hareketlerden birinin yapılmasına teşebbüs edilmesi halinde eğer bu durumdan hoşnut değilse “hayır” diyebilmesi hususunda çocuk cesaretlendirilmelidir.
  • Çocuklara cinsel konularda merak ettikleri yaşına uygun bir dil ile  ve sağlıklı bir şekilde anlatılmalıdır.

Yetişkinler ve ebeveynler; 

  • çocuklarla temasta sınırları korumalı ve onların rızasına saygılı davranmalıdır. Eğer çocuk istemiyorsa ona sarılmamak ve onu öpmemek gerekir. 

Bu gibi davranışlarla çocuğun kendi bedeni üzerinde kimsenin söz ve davranış hakkı olmadığını kavraması sağlanabilecektir. 

  • Çocuğa hoşnut olmadığı ya da korktuğu bir durum yaşadığında bunu kimlere anlatması gerektiği tembih edilmeli, böyle bir durumu anlattığında kendisine kızılmayacağı ve cezalandırılmayacağı açıklanmalıdır. 

Böylece çocuk fail her kim olursa olsun kendisini ifade edebilme fırsatı bulacaktır. 

Cinsel İstismar Risk Faktörleri

Ne yazık ki bazı durumlar çocukların cinsel istismarı riskini arttırmaktadır. Bu risk genellikle; 

  • 6-10 yaşlarında ve kız çocuğu olmak,
  • ekonomik sorunlar, 
  • aile bireylerinde psikolojik/psikiyatrik sorunlar,
  • aile bireylerinin iradeyi etkileyici alışkanlıklara sahip olması (alkol, uyuşturucu vs),
  • annenin hasta olması, çalışıyor olması ya da evi terk etmiş olması,
  • yetişkinlerin çocukla aynı yatağı ya da odayı paylaşıyor olması,
  • izole olmuş aileler, 
  • yetişkinin genç cinsel partner seçme eğilimi

durumlarında görülmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü'nün 1999'daki belirlemelerine göre çocuk ihmal ve istismarı risk faktörleriDünya Sağlık Örgütü’nün 1999’daki belirlemelerine göre çocuk ihmal ve istismarı risk faktörleri     

Ensest Risk Faktörleri 

Bu risk ise genellikle; 

  • otoriter ya da alkolik baba,
  • aşırı şüpheci ya da bağnaz baba,
  • babanın ergenlik döneminde kızına karşı duyduğu aşırı kıskançlık,
  • annenin olmaması ya da koruyucu olmayı başaramayan anne,
  • annenin rolünü üstlenmiş kız çocuğu,
  • aile bireylerinin iradeyi etkileyici alışkanlıklara sahip olması (alkol, uyuşturucu vs),
  • aile bireylerindeki psikolojik/psikiyatrik sorunlar (zeka geriliği),
  • ebeveynlerin bitmiş cinsel ilişkisi,
  • ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin ailelerinde geçmiş zamanda ensest ilişkinin varlığı, 
  • çocuğun yabancılarla yakın ilişki kurmasına müsaade edilmemesi,
  • ebeyenlerin yabancılara karşı paranoyak tavırları

durumlarında görülmektedir.

Yorum Yap