1603 yılından 1868 yılına kadar ki dönemde şogunluk, sert bir yönetim anlayışına sahip olan Tokugawa Hanedanlığı tarafından yönetilmekteydi. Dış dünya ile ilişkileri en aza indirmeyi ülkeyi koruyabilmenin yegane yolu olarak gören Tokugawa Hanedanlığı, iki buçuk asırdan fazla bir süre dış dünyaya kapalı sıkı bir rejim uygulamıştır. Bu izolasyon politikasının tek istisnası Hollandalılar olmuştur. Zira on yedinci yüzyılın en önemli deniz gücü olan Hollanda’nın Güney Japonya’da yer alan Nagazaki koyundaki bir adada bulunmalarına izin verildi. Böylece Tokugawa döneminin yegane diplomatik ilişkisi de kurulmuş oldu.
Tokugawa yönetiminin iki buçuk asırlık ulusal tecrit politikası 1853 yılında Amerikan donanmasının başkent Edo (Tokyo) yakınlarındaki bir koya çıkması ile sarsılmıştır.
19. yy. ile beraber diğer Batılı ülkeler de etki alanlarını genişletmek için Asya kıtasına yönelince tüm bunlar karşısında zor durumda kalan Tokugawa Hanedanlığı, politikasında mecburi bir değişikliğe giderek bazı limanlarını Batılı devletlere açmışlardır.
Yönetim ilk uluslararası antlaşmasını 1854’te ABD ile yapmış, bunu diğer Batılı devletlerle yaptığı antlaşmalar izlemiştir. Nitekim Japon halkı da kendileriyle kıyaslanamaz derecede kudretli bu emperyalist güçler karşısında yönetimin bunca asırdır inatla sürdürdüğü izolasyon politikasının kendilerini çağın çok gerisinde bıraktığı gerçeğiyle artık yüzleşmişlerdir.
1861 yılına gelindiğinde Japonya’da ilk gazete “Nagazaki Shipping List And Advertiser” adıyla bir İngiliz olan AW Hansard tarafından İngilizce olarak çıkarıldı. Bu gazeteler iki haftada bir yayınlanıyordu. Japon dilindeki ilk gazete ise bundan bir yıl sonra (1862’de) yayınlanan “Kampan Batabiya Shinbun”dur. Tokugawa Dönemi’nde birkaç İngilizce gazete daha yayınlandı ancak uzun ömürlü olamadılar.
* * *
1862 yılı aynı zamanda Tokugawa Dönemi’nin bitişi ve yeni bir dönemin başlangıcıdır. Ülkenin iktisadi, siyasi ve askeri geri kalmışlığından rahatsızlık duyan bir grup samuray kanlı bir darbe ile Tokugawa Hanedanlığı’na son verdiler. Ülke yönetiminin en üst mertebesi olan şogunluk kaldırıldı ve derebeyi olarak tanımlayabileceğimiz daimyolar da yönetimdeki etkinliklerini yitirdi. Bu reformist samuraylar İmparator Meiji’nin otoritesi altında birleşerek modern Japonya’nın ilk adımlarını atmış oldular.
1871 yılına kadar çıkan tüm gazeteler yabancılar için yayınlandı ve yalnızca yabancı haberler içeriyordu. Yabancı ve iç haberleri içeren ilk Japon günlük gazetesi aynı zamanda Meiji Dönemi’nin de ilk gazetesi olan “Yokohama Mainichi Shinbun”dur. Bu gazete 28 Ocak 1871’ de ilk sayısını yayınladı ve 1940’ kadar yayınlanmaya devam etti.
1872 yılına gelindiğinde ise Tokyo Nichi-Nichi Shinbun, Yubin Hochi Shinbun ve Koshu Shinbun gazeteleri yayınlanmaya başlandı. Bu gazeteler genellikle eski samuray sınıfı ve diğer entelektüelleri de içeren yüksek sınıflara hükümetler tarafından yayınlanan bildiri ve ilanlar naklederdi. 1872’den kısa bir süre sonra gazeteler halka haber sağlamaya başladılar. Bunun ilk örneği 1874’de yayınlanmaya başlanan ve yabancı kültürlerle ilgili ilgi çekici makaleler sunarak binlerce tiraja ulaşan “Asahi Shinbun”dur.
1882 yılında devrin en önemli düşünürlerinden Yukichi Fukuzawa tarafından “The Tokyo Jiji Shimpo” gazetesi kurulmuş ve 1936 yılına kadar yayınlanmıştır.
1888 yılına gelindiğine nihayet “Jiji Tsushin Sha” adlı bir haber ajansı kuruldu. Modern anlamda Japonya’nın ilk haber ajansı Jiji Haber Ajansı’dır. Bu ajans gazetelere olduğu kadar özel müşterilerine de hükümet bildirilerini ve genel haberleri sağlıyordu. 1890 yılında ise Fransa’da ilk rotary (marinoni) baskıları ithal edildi. Bu iki gelişme de haberlerin daha hızlı basım ve dağıtımını sağladı.
* * *
19. yy. sonlarında ve 20. yy. başlarında Japon toplumunda kapitalist esaslar kökleştikçe, basın artık siyasal partilerin desteğine veya önemli politika çevrelerine dayanmaktan kurtulmuş ve bağımsız bir endüstri olarak gelişmeye başlamıştı.
Üretim teknolojisi gelişmiş ve rotary baskılarının kullanımı merkezi ve yerel gazetelere yansımaya başlamıştı. Gazeteler bir yandan kazançlarını gözetirken diğer yandan artan reklamlar sayesinde sosyal etkinliklerini arttırdılar.
1910’lardan itibaren basının bir taraftan otoriter aristokrasi ve askeri çevreler, diğer taraftan toprak sahiplerinin desteklediği hükümet ile yeni burjuvaji arasındaki uyuşmazlıklarda etkisini arttırmış ve bu etki hükümet değişikliklerine yol açacak kadar yoğunluğunu arttırmıştır.

1 Eylül 1923’deki Büyük Deprem belli başlı Tokyo gazeterini etkilerken, Osaka’da yayınlanan Asahi Shinbun ve Mainichi Shinbun ülke çapındaki etkilerini artırmış ve 1924 itibarı ile her iki gazete 1 milyon basmıştır.
1925’te başlayan radyo yayını ve büyük tirajlı gazeteler kitle toplumunu biçimlendirmede büyük rol oynadılar. I. Dünya Savaşı’nı yakından izleyen ve tüm dünyada etkisini sürdüren bunalım Japon kapitalizminin zayıf temellerini ortaya çıkararak, şehir ve köy yaşamına şiddetli bir şekilde etki etmiştir. Aşırı sağcı güçler önce askerlik alanında başa geçtiler, sonra 1931 Mançurya olayı ile başlayarak Japonya süratle savaş alanına dönüştü.
Kamuoyunu güçlendirmek için hükümet 1936’da haber ajanslarını Domei Tsushin Sha adı altında birleştirdi. Kabine bir haber komitesi oluşturdu. 1937’de Çin’de savaşın patlak vermesi ile tüm haberler askeri sansürden geçtiler.
Japonya – Çin Savaşı Ve Tokyo Nichi Nichi Shinbun

Mukden Olayı -yani Çinli milliyetçiler tarafından Japon demiryolunun dinamit ile patlatılması- üzerine Japonya, 19 Eylül 1931 yılında Mançurya’ya çıkartma yaptı. Bu olay Japon-Çin nefretini körükledi.
1937 Japon-Çin Savaşı, Çin’in iç istikrarsızlığından faydalanmak isteyen Japonya ve bölge ordusunun savaşla karışık yaptığı katliamdır. Japon askerlerinin savaş kazanıldıktan sonra ele geçirdikleri Çinlilerin başkenti olan Nanking’de yaptıkları vahşet.
Bu savaşta galip gelen Japon askerleri Nanking’e yürümeye devam ederek yağma ve işkencelerini sürdürdüler. Hatta aralarında bir oyun kurarak esir aldıkları Çinlileri öldüme yarışları yaptılar. Bu yarışmanın kuralı basitti: İki Japon askeri önlerine kattıkları iki Çinli esiri katana kılıçlarıyla kesiyordu. Kimin yaraladığı (veya başını kestiği) esir daha önce ölürse yarışı o kazanıyordu.
Japon gazeteleri bu olayları büyük bir onurla servis ettiler. Tokyo Nichi-Nichi Shinbun gazetesinden alınan yukarıdaki kupürde habere “Yüz Çinli’yi Kılıçla Öldürme Yarışması” başlığı atılmıştır.
***
Savaş dönemi gazete kağıdı ve diğer malzemelerin azlığı nedeniyle 1944’te gazeteler çift taraflı ve tek sayfa olarak basılmış ve gazete sayılarında azalma kaydedilmişti. Hükümetin yaptığı zoraki birleşmeler sonucu ise 1930’lardaki 1200 gazete, 1943’lerde 55’e düşmüştür.
SAVAŞ SONRASI…
Savaş öncesi sansür yasaları iptal edilmişti. Savaş öncesi dönemlerden beri ayakta kalmayı başarabilen gazeteler yayına devam edebilmişler ama onların idarecileri görevden alınmıştı.
Savaş sırasnda aktif olan Domei Tsushin Sha’nın (Domei Haber Ajansı) yerine Kasım 1945’de Kyodo Tsushin Sha (Kyodo Haber Servisi) ve Jiji Tsushin Sha (Jiji Basını) geçtiler.
1946 yılına gelindiğinde ekonomik ve sosyal karışıklık, kıtlık ve işgal döneminin sansürü nedeniyle basının gelişimi aksamıştır. Japonya’nın tekrar bağımsızlığını kazanması ile başlıca gazete ve haber ajansları, denizaşırı haber toplama şebekelerini genişletmeye başladılar. Aynı zamanda fiyat kontrolleri ve gazete kağıdının vesikalandırılması kaldırılmıştı. Ekim 1951’de tüm gazeteler hem sabah hem akşam baskılarını yayınlamaya başladılar.
Japonya’da savaş öncesi gazeteler, abonelerin evlerine doğrudan dağıtılıyordu. Savaş sırasında insan gücünün az oluşu, tek bir dağıtıcının satışı gerçekleştirdiği bir sistem oluşturdu. Savaştan sonra rekabet yeniden başladı. 1960’lardaki teknolojik yenilikler sayesinde de ülkedeki gazete üretimi kökten biçim değiştirmişti.
Japon ekonomisindeki hızlı büyüme 1960’larda reklam gelirlerinin artışına neden oldu. Geleneksel olarak gelirinin büyük bir bölümünde satışa bağımlı olan gazete endüstrisi 1960’ların ortalarından itibaren daha fazla biçimde reklama yer verdi.
NIPPON HOSO KYOKAI

Japonya’nın tek kamu yayıncısı olan NHK; TV, radyo ve internet aracılığıyla dünyaya Japonya ve Asya hakkında güncel bilgiler sunmaktadır.
1925 yılında Japonya’nın ilk radyo yayını olan Tokyo Broadcasting Corporation (JOAK) olarak açıldı. 1926 yılında, Japonya Yayın Şirketi oldu ve 1950 Yayın Yasası’na dayanan özel bir şirket haline geldi.
Haberler ve çeşitli programlar günün 24 saati ingilizce olarak verilmektedir. Programlara uydu yayını, kablolu TV ve internet üzerinden erişim sağlanbilir.
Kâr amacı gütmeyen NHK, reklamsız ve tamamen televizyon izleyicilerinden sağlanan abonman ücretiyle hizmet vermektedir.
NHK, 3414 eğitsel ve 3490 genel TV kanalına sahiptir. 195 AM genel program istasyonu, 140 AM eğitsel istasyon ve 508 FM istasyonu mevcuttur. Ayrıca Multiplex yayın ve Teletekst için 3490 istasyonu ve uydu için iki kanalı vardır.
NHK, Parlamentonun onayı ile Başbakan tarafından seçilen 12 kişilik bir yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir. Bu kurul başkanını kendisi seçmektedir. Bütçesi ve çalışma programları için Parlamentonun onayının alınması gerekse de, NHK programlarında tamamen bağımsızdır ve herhengi bir baskı söz konusu değildir.