Japonya’da Meiji Dönemi Ve Iwakura Heyeti


Japonya, Büyük Okyanus’ta yer alan bir Doğu Asya ülkesi ve 6.852 adadan oluşan bir takımadadır. Japonya adını oluşturan kanji karakterler GÜNEŞ ve KÖKEN anlamına geldiğinden burası, “Doğan Güneşin Ülkesi“ olarak da bilinir. Japonya yaklaşık 127 milyonluk bir nüfusu ile dünyanın en kalabalık onuncu ülkesi’dir. Honshu’da bulunan Tokyo Metropolü, fiili başkent Tokyo ve bulunduğu alan çevresinde bulunan valilikler ve şehirlerle birlikte 30 milyonun üzerindeki nüfusu ile metropoliten alandır. Ülkede yönetim Anayasal monarşi ve parlamenter demokrasi şeklindedir. Güneşin oğlu olarak adlandırılan imparatorların eski hakimiyetleri bugünkü modern çağda yok. Doğal afetler ülkesi Japonya’nın yüzde yetmiş’i dağlardan oluşmakla birlikte ülkede 200’den fazla volkan var ve her yıl ortalama 1500 deprem meydana geliyor. Japon adaları Pasifik Deprem Kuşağı’nda yer aldığından sıklıkla deprem ve tsunami görülüyor.

Meiji Dönemi 

Meiji Resterasyonu’ndan önce Japonya sistemli ve zengin bir feodal topluma ve yüksek bir medeni kültüre sahipti. Halk samuraylar tarafından yönetiliyordu. Savaşçı bir sınıf olan samuraylar, tüm çiftçi, üretici ve tüccar zümresinin yönetimine hakimdi. Samuraylar ‘daimyo’lara, daimyolar da ülke yönetiminin en üst mertebesi olan şogun’a bağlıydılar. 

1603 yılından 1868 yılına kadar ki dönemde şogunluk, sert bir yönetim anlayışına sahip olan Tokugawa Hanedanlığı tarafından yönetilmekteydi. Dış dünya ile ilişkileri en aza indirmeyi ülkeyi koruyabilmenin yegane yolu olarak gören Tokugawa Hanedanlığı, iki buçuk asırdan fazla bir süre dış dünyaya kapalı sıkı bir rejim uygulamıştır. 

Tokugawa yönetiminin iki buçuk asırlık ulusal tecrit politikası 1853 yılında Amerikan donanmasının başkent Edo (Tokyo) yakınlarındaki bir koya çıkması ile sarsılmıştır. 

19. yy. ile beraber diğer Batılı ülkeler de etki alanlarını genişletmek için Asya kıtasına yönelmişti. Tüm bunlar karşısında zor durumda kalan Tokugawa hanedanlığı, politikasında mecburi bir değişikliğe giderek bazı limanlarını Batılı devletlere açmışlardır.  

Yönetim ilk uluslararası  antlaşmasını 1854’te ABD ile yapmış, bunu diğer Batılı devletlerle yaptığı antlaşmalar izlemiştir. Ayrıca böylece son bulan izolasyon politikasının Japonları açık bir şekilde çağın gerisinde bıraktığı görülmüştür.  

İktisadi, siyasi ve askeri alandaki bu geri kalmışlık, reform ihtiyacını gündeme getirdi. Bu olumsuz gelişmelerden rahatsızlık duyan bir grup samuray, 1868 yılının hemen başlarında kanlı bir darbe ile Tokugawa hanedanlığına son verdi. Şogunluk kaldırıldı ve daimyolar da yönetimdeki etkilerini yitirdi. Bu reform yanlısı samuraylar, İmparator Meiji’nin otoritesi altında birleşerek modern Japonya’nın ilk adımlarını atmış oldu. 

İmparator Meij’nin ölümüne (1912’ye) kadar geçen 44 yıllık bir zaman dilimi içerisinde Japonya, büyük bir atılım gerçekleştirerek siyasi, iktisadi, ticari ve teknolojik alanlarda dünyanın önemli bir ülkesi konumuna ulaştı, feodal ve kapalı bir topluluk iken kapitalist bir imparatorluğa dönüştü. 

Özetle MeijiDönemin’nde Neler Oldu?  

Başkent Kyoto’dan bir önceki başkent olan Edo’ya taşındı ve adı Tokyo olarak değiştirildi. 

Tokyo, ‘Doğu Başkenti’ anlamındadır.  

Ülke her bakımdan gelişmeye ve genişlemeye başladı.  

Japonya;  

  • 1894 – 1895 yıllarında Çin ile yapılan savaşı kazanarak Tayvan’ı,   
  • 1904 – 1905 yıllarında yıllarında Rusya ile yapılan savaşı kazanarak Güney Sahalin’i ele geçirdi.  
  • Yine 1904 – 1905 yıllarında Kore, baskılara boyun eğerek Japon yönetimine girdi ve 1910 yılında da ilhak edildi

Iwakura Heyeti

Meiji İmparatorluğu, kendilerini kuşatan ve kendilerinden katbekat güçlü emperyalist güçlerin etkisinden kurtulmak için çözüm aramaya koyuldu ve öncelikli olarak çareyi dünyadaki konumlarını anlamak ve neler yapılıp yapılamayacağını çözmek olarak gördüler. 

İmparator Meiji’ye göre Batılı devletlerle yapılan sözde “dostluk antlaşmaları” halledilmesi gereken ilk meseleydi. Çünkü bu antlaşmalar her ne kadar dostluk antlaşması olarak geçse de Japonya’nın tam bağımsızlığına engel oluyordu ve ticaretlerini kısıtlıyordu. 

Bu sebeple Iwakura Tomomi’nin başkanlığında 4 bakan, 42 öğrenci ve onlarca yönetici ile bilim adamının yer aldığı bir “olağanüstü diplomasi heyeti” kuruldu. 1871’de Yokohama Limanı’ndan yola çıkan bu heyet 632 günde 12 ülkeyi gezdiler.  

Yaklaşık iki yıl süren bu görevde heyet, “eşitsiz antlaşmaların yeniden gözden geçirilmesi” için çare aramakla birlikte yeni imparatoruk rejimlerini de dünyaya tanıtmaya çalıştılar. Bunun yanı sıra modern Batı’nın başarılarını gözlemlediler. Çeşitli yaşlardaki 42 öğrenci ise çeşitli Avrupa ülkelerinde okutuldu. Eğitimlerini tamamlayan öğrenciler ülkelerine dönerek Japonya’nın gelişimine akademik açıdan katkılar sağladı. Ne yazık ki heyet antlaşmaların gözden geçirilmesi konusunda umdukları başarıyı kazanamadılar. 

Bu başarısızlığın ardından heyet, iç reformlarında ilerlemenin ve modernleşmenin gerekliliği konusunda hemfikir oldular. Bu amaçla 12 ülkeye seyahat ederek yabancı ülkelerin kamu kuruluşları, ceza evleri, okulları, kütüphaneleri, hastaneleri vb. yerlerini ziyaret ettiler. Topladıkları bilgi ve belgelerin raporlaştırılması için ise Kume Kunitake görevlendirildi. 

Batı ziyaretleri sırasında yapılan gözlem ve analizleri içeren bu raporlar, 1878 yılında beş cilt halinde yayınlandı.

Meiji Döneminden Sonra Neler Oldu?

  • Ülke büyümesini sürdürmekle birlikte ekonomik durgunluklar ve siyasi çalkantılar ülkeyi kaosa sürükledi.  Egemen güçler arasındaki çekişmeler, ülkeyi II. Dünya Savaşı’nın tam ortasına taşıdı. 
  • 1945 Ağustos’unda imparatorun emriyle halk silahlarını bıraktı ve teslim oldu. Ülke altı yıl kadar müttefiklerin kontrolünde kaldı. 
  • Bu dönemde ülkenin ekonomik ve toplumsal yapısını değiştirecek reform nitelikli bir dizi yapılanmaya gidildi:  

Tarım alanları yeniden paylaştırıldı.  

Zaibatsu denilen aile şirketleri dağıtıldı. 

İşçilere ve kadınlara çeşitli haklar tanındı. 

  • 1947’de liberal bir anayasa ilan edildi.  
  • 1951 San Francisco Barış Antlaşması ile Japonya dış ilişkiler kurma hakkını yeniden kazandı ve bu tarihten itibaren yaklaşık 15 yılda ülke yeniden uluslararası rekabet gücüne ulaştı. 
  • 1964 Tokyo Olimpiyatları ülkenin uluslararası arenaya kabul edilişinin ve yeniden ayağa kalkmasının tescili niteliğindeydi. 
  • Bundan sonraki dönemin önemli olayları ise, 1972’de Okikava’nın Amerikan yönetiminden tekrar Japonya’ya geçmesi ve Çin ile bir uzlaşmaya varılmasıdır.  
  • Bu Tarihten sonra Japonya özellikle uluslararası ekonomik ve mali piyasanın ve kuruluşların baş aktörlerinden biri haline geldi. 

Yorum Yap