Türk Eğitim Sisteminin geçmişi hakkında detaylı bilgi


Türk eğitim sistemi tarihini İslam Öncesi Dönem’den Cumhuriyet Dönemi’ne kadar olan değişiklikler ve beraberindekileri ele alarak bir yazı derledik.

Türk eğitim sisteminin temelleri çok eskiye dayanır dolayısıyla ele alacağımız konunun temellerinde çok eskiye dayanmaktadır. Türk Eğitim sisteminin günümüze kadarki süreci değerlendirildiğinde üç ana başlığa ayrıldığı görülmektedir. Bunlar “İslam Öncesi Dönem”, “Osmanlı Dönemi”, “Cumhuriyet Dönemi” (Erdoğan, 2002) (Şişman, 2006). Bu dönemde eğitim savaşçı bireyler yetiştirme, ata binme, kılıç kullanmayı öğretme gibi amaçlar içindeydi ve yerleşik bir eğitim kurumu söz konusu değildi. Aynı zamanda yine bu dönemde eğitimin toplumsal yaşamı düzenlemeye yönelik etkileri çok sınırlıydı. (Gökçe, 2000)

Osmanlı dönemi eğitime baktığımızda Selçuklu döneminden miras kalan ve ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılan medreseler görülmektedir. Medreselerde dini, edebi ve felsefi eğitimin yanında devletin ihtiyaç duyduğu insan gücünü de (kadı, müderris…) yetiştirme gayesinde bulunmuştur. Medreseye ek olarak mahalle (sıbyan) mektepleri de bulunmaktaydı. Ayrıca yine Selçuklu döneminden kalan ahilik anlayışı devam etmiştir. İlk olarak 1455 tarihinde açılan Enderun (saray) okulları elit bir eğitim vermiş. Diğer eğitim kurumlarından farklı olarak burada devşirme ile gelen öğrencilerde bulunmaktaydı. Enderun’a kabul edilen öğrenciler özel bir sınavdan bir nevi modern zeka sınavından geçerek alınırdı. Lakin ilerleyen dönemde imtiyazlı grupların kontrolüne girmiş ve 1908’de kapatılmıştır. Bunlarla beraber misyoner ve azınlık okulları da bulunuyordu. 1773’ten Tanzimat Fermanının yayınlandığı 1839’a kadar ki dönemde devlet başta askeri alanda olmak üzere yeniliklerde bulunmuştur. Bu dönemde sadece eğitim ile ilgilenen Umumiye Nezareti kurulmuştur. 1986’da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayımlanmıştır. Milli eğitim örgütü bu günküne benzer biçimde merkez ve taşra örgütü; ilk, orta ve yükseköğretim kademeleri olarak ayrılmış. Bu nizamnamede ilköğretimin zorunlu olması ifadeside yer almıştır. (Şişman, 2006)

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde 3 Mart 1924’te Tevhidi Tedrisat Kanunu ile eğitimde birlik oluşturuldu. 1928’de latin alfabesi kabul edilmiştir. 1930’lardan itibaren köylerde halk okuma odaları, 1932’den sonra halk evleri açılmıştır.1937’de köylülerin hem eğitim sorunları hem eğitim işleri hem de tarım tekniği eğitimi için “Köy Eğitmenleri Yasası” 1940’da “Köy Enstitüsü” yasaları çıkarıldı. Fakat daha sonra kapatılmıştır. 1973 yılında bu günkü Türk Eğitim Sistemini oluşturan 1739 sayılı Milli eğitim Temel Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla beraber beş yıl olan zorunlu ilköğretim sekiz yıla çıkarıldı. 2004 yılında eğitimde göze çarpan en önemli değişim yapılandırmacı yaklaşımı benimseyen eğitim programlarının ortaya koyulması olmuştur. 2007’de liseye geçişteki tek sınavlı sistem yerine 6.,7. ve 8. sınıfta yapılan sınavların birleşimi olan SBS geldi. Lakin 2010’da yeniden tek sınava geçildi. 2012 yılında sekiz yıllık kesintisiz eğitim 4+4+4 şeklinde adlandırılarak on iki yıla çıkarıldı. Bu kademeli sisteme göre dört yıl ilkokul dört sene ortaokul olarak ilköğretim kademesi dört sene lise olarak ortaöğretim kademesi oluşturuldu. (Kızıloluk, ve diğerleri, 2020)

Bu gibi sınav sistemlerinin değişimden tutunda birçok alanda değişiklikler yaşandı. Eğitim sistemleri toplumla paralel olarak değişmelidir ve değişiyor da. Ödev sorusunun ikinci kısmına yanıt olarak bunlar arasında Türk eğitim sisteminin amaçlarına en uygun olan sistem değişikliği aslında bir nevi tüm sistem değişikliklerin temeli olan Tevhid-i Tedrisat Yasasıdır. Bu yasa 1982 yılında kabul edilmiş, 82 Anayasası’nın 174. maddesi ile koruma altına alınmış olan “inkilap kanunları”ndan biridir. Parçalanmış ve amaç birliğinden uzak olan öğretim sisteminin düzenlenmesi, Cumhuriyet’in temel gereksinimlerinden biriydi. Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyıldan itibaren başlayan eğitimi çağdaşlaştırma çabaları istenen başarıya ulaşamamıştır. Geleneksel ve modern eğitim veren kurumların bir arada bulunması eğitim ve öğretimde ikiliğe yol açtı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile:

Eğitim devletin işi haline geldi. Millî Eğitim Bakanlığı kuruldu. Bütün bilim ve eğitim kurumları bu bakanlığa bağlandı. Eğitimdeki dağınıklık giderildi. Öğretim birliği sağlandı. Çağdaş ve laik eğitimin temelleri atıldı. Nitelikli din adamı yetiştirmek için “imam” ve “hatip” okulları açıldı. Ayrıca üniversitede “İlahiyat Fakültesi” kuruldu. Millî kültürün oluşturulması ve kültür birliğinin sağlanması için ortam sağlandı. Laik ve çağdaş eğitimin gereği olarak medreseler kapatıldı. Aynı zamanda eğitimin millî niteliği de güçlendirildi. Eğitimde yapılan değişiklikler ile milli eğitim sisteminin esasları şunlar oldu; ilöğretimin zorunlu ve parasız olması, karma eğitim, öğretim birliği, eğitimin milli olması, eğitimin yaygınlaştırılması, öğretim programlarının sosyal hayatın ihtiyaçları çağın gerekliliklerini karşılıyor olması, bu programların milli ve bilimsel olması.

Yorum Yap