NBA 2019-2020 sezonu playofflarını rüyada gibi geçiren Jimmy Butler’ın hayat hikayesi karşınızda.
Jimmy Butler Hayat Hikayesi
Bebekten evi terk eden bir baba, 13 yaşında “sana bakamıyorum.” Bahanesi ile terk eden bir anne, NBA’de istenmeyen figür haline gelmek ve kariyerinin en büyük başarısına ulaşacakken Lebron duvarına toslamak.. Jimmy butler, hayatı boyunca bir sporcunun yaşayabildiği neredeyse her zorluğu yaşadı. Ama onu diğer oyunculardan ayıran en büyük özelliği kazandı, korkusuz olmayı öğrendi. Karşınızda savaşçı Jimmy’nin zorlu hayat hikayesi..
Henüz ortaokul çağında evsiz kaldı Jimmy. Hayatını arkadaşlarının evlerinde 2-3 gün kalarak zar zor geçiriyordu. En büyük tutkusu basketboldu. Aklında ise tek bir şey vardı: NBA’ye girecek ve onu yüzüstü bırakan herkese başardığını ispatlayacaktı. Çünkü bu hayattan başka türlü bir çıkış yolu yoktu. Bu oyuna sıkı sıkı sarıldı.
Lise yıllarına geldiğinde, en iyi arkadaşı olacak olan Jordan Leslie ile tanıştı. Beraber üçlük yarışması yapıyorlar ve bilgisayar oyunu oynuyorlardı. Leslie, bu dostluğun güveni ile Butler’a evini açmıştı. Artık bir nevi kardeş ilişkileri vardı. Leslie’nin annesi Michelle Lampert ise Jimmy’e öz annesiymiş gibi davrandı. Hayatı yavaş yavaş rayına girmeye başlıyordu.
Jimmy, lisedeki 2.yılında 19.9 sayı ve 8.7 ribaund ortalamaları ile en değerli oyuncu seçildi. İçindeki star ışığı gitgide daha çok parlamaya başlamıştı. Şutu sınırlı olsa da bezdirici düzeyde savunma yapıyor, rakiplerinin aklını çeliyordu. Doğuştan bir liderdi aynı zamanda. Liseden sonra Milwaukee’deki Marquette Üniversitesi’ne kaydoldu ve kariyerine orada devam etti. İlk senesinde 5.6 sayı ve 4 ribaund ortlaması ile vasat bir sezon geçirse de, 3.senesinde ortalamalarını 15.7 sayı, 6.1 ribaund, 2.3 asist’e yükseltti. NBA takımlarının radarına girmeyi başardı.
Celtics, Bulls ve Clippers, bu genç adamın azmine ve çalışma etiğine hayran kaldılar ve Jimmy ile görüştüler. 2011 Draftında Chicago Bulls, 30.sıradan Jimmy Butler’ı draft etti. Hayali artık gerçek olmuştu. Evsiz ve çaresiz bir çocuktan, NBA oyuncusuna evrilmişti. Ailesi tarafından terkedilen çocuk, artık milyoner ve süperstar olma potansiyelindeydi. Ama daha yolun başındaydı.
NBA, ilk senesinde Jimmy’nin suratına kamyon gibi çarptı. Lise ve kolej yıllarındaki ismini bile hatırlamadığı oyuncuları değil, Carmelo’yu, Lebron’u, Kobe’yi savunmak zorunda kalıyordu. Derrick Rose’un savunma zaaflarını da kendisi kapatmak zorunda kaldığı için oyunun hem hücum hem savunma kanadında aksaklık yaşadı. Sezonu 2.6 sayı 1.3 ribaund ortalaması ile sezonu tamamladı. Yüzde 18 ile üçlük atmıştı.
Chicago Bulls’ta güzel bir sinerji yakalamıştı ama takımın asıl lideri bir önceki senenin En Değerli Oyuncusu seçilen Derrick Rose’du. Savunma anlarında etkili olsa da hücum kanadında hiç de iyi başlamamıştı. Çoğu basketbolcu bu performanstan sonra ya bunalıma girer ya da çalışmaktan vazgeçer. Ama Jimmy, önceki hayatından kurtulmak için yıllarını vermişti, 1 senede ellerinden kayıp gitmesini izlemeyecekti. Saatlerce şut idmanı, top hakimiyetini antrenmanları, kan, ter..Neyi varsa ortaya koydu. 14-15 sezonuna kadar Bulls camiasına bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve mücadele gücü ile katkı vermişti. Ama işler değişmek üzereydi.
Derrick Rose’un ağır sakatlığından sonra komuta artık Jimmy Butler’ın ellerindeydi. 14-15 sezonunda 20 sayı, 5.8 ribaund, 3.3 asist ortalamaları ile ”En Çok Geliştirme Gösteren Oyuncu” ödülüne layık görüldü. Süperstar sınırına çok yaklaşmıştı ve Micheal Jordan’ın oturduğu koltukta artık o vardı. Aynı senede Bulls ile 95 milyon dolarlık yeni bir sözleşme imzaladı, ancak bu sefer de MVP yarışında iddialı olan Isaiah Thomas’ın direksiyonda olduğu çok iyi bir Celtics takımına tosladı. Butler, 2017 playoffları ilk turunda Celtics karşısında 4-2 boyun eğen Bulls’tan ayrıldı ve eski koçunun çalıştırdığı Minnesota Timberwolves’a takaslandı. Böylece kariyerinin en sancılı dönemleri başladı.
Timberwolves takımı genç ve tecrübesizdi, kazanma kültürleri yoktu ve daha da önemlisi, çalışma etikleri yoktu. Jimmy Butler’ın da en çok nefret ettiği şey tembel oyuncular olduğu için, takım içinde birçok sürtüşme ve tartışma yaşandı. Hatta Jimmy, antrenmanda KAT’IN yüzüne “ben olmadan kazanmanız imkansız beceriksiz herifler” diyecek kadar ileri gitti. Potansiyelini kullanmayı reddeden oyunculara tahammülü 0’dı. Takım da kazanamadığı için gerçekten mutsuzdu. Antrenmanda da Karl Anthony Towns ile kavgası bardağı taşıran son damla oldu. Bunu duyan Rockets’ın resmen ağzı sulandı ve timberwolves’a 4 tane ilk tur hakkı içeren bir paket sunmaya hazırlanıyolardı. Ancak 76ers önce davrandı. Jerryd Bayless, Robert Covington, Dario Saric ve 2022 ikinci tur draft hakkı karşılığında Sixers takımına takas oldu. Doğu yakasına geri döndü Jimmy. Ben Simmons ve Joel Embiid ile takım arkadaşıydı artık.”Kağıt üzerinde” muazzam bir üçlü oluşmuştu. Hem savunma hem de hücum kanadında ligin en iyi takımlarından oldukları kesindi. Ben Simmons gün geçtikçe gelişiyor ve Joel Embiid ligin en iyi uzununa evriliyordu. Doğu şampiyonluğu işten bile değildi.
76ers 2018-2019 sezonunu 51 galibiyetle gayet iyi bitirdi ve playofflarda ilk turda Nets’i rahat şekilde geçtiler. Sıradaki rakip Toronto Raptors’dı. Kawhi Leonard önderliğinde ciddi bir tehdide dönüşen Raptors.. Jimmy Butler, kariyerindeki en büyük mücadelelerden birini verdi ve seriyi 7.maça taşıdılar. Embiid ve Simmons seriyi şimdiye kadar pek de iyi geçirmemişti. 7.maçta nba tarihinin en ikonik anlarından biri yaşandı ve Kawh leonard seri bitiren şutu soktu. Jimmy son maçta 5/14 saha içi isabeti ile 16 sayı kaydetmişti. Başarısız olmuştu..
Büyük bir hüsran yaşayan Butler’a can simidi Florida’dan geldi. Miami Heat ile 4 yıllık 142 milyon dolara anlaştı, bir takımın geleceği yine ona emanet edilmişti. Goran Dragic, Bam Adebayo, Duncan Robinson ve Tyler Herro’ya liderlik edecekti. Heat kadrosu hem genç hem de kazanmaya açtı. Takım kimyası hakkında haklı olarak birçok endişe olsa da Jimmy bütün bu endişeleri boşa çıkardı. Yıllanmış şarap gibiydi, gün geçtikçe güveni tazeleniyor ve daha da üst seviyede oynuyordu. Oyunun 2 yönünde de artık ustaydı. Hücum liderliğini Dragic ile paylaşıyordu, savunma yönünde ise tartışmasız tek liderdi.
19-20 sezonunda Jimmy kariyerinde 5.kez Allstar oldu ve takımını 44 galibiyetle Doğu konferansının 5. Sırasına taşıdı. Asıl potansiyelini şimdi göstermişti. Kaotik Philadelphia ortamı ve korkunç Minnesota kimyasından çıkınca kendini bulmuştu. İlk turda Miami, Pacers’ı 4-0 ile rahatça geçti. Oladipo ve Myles Turner’lı kadroyu bu şekilde geçmeleri de büyük sükse yaratmıştı. Gözünü NBA finallerine dikti. Rakipleri Milwaukee Bucks’tı. MVP Giannis önderliğinde muazzam bir sezon geçirmişlerdi. Onların da hedefi yüzüktü.
Jimmy Butler’ın en ilginç yanlarından biri de, zorlukların onu daha çok motive etmesi. Giannis’ten bir kez bile korkmadı, elinden gelenin en iyisini yaparak onu durdurmaya çalıştı. Normal sezonda fırtına gibi esen Bucks, playofflarda aynı ışıktan çok uzaktı. Aksine Miami de muhteşem oynuyor ve Jimmy savunmada rakiperinin teker teker dökülmesine yol açıyordu. Hücumda da Dragic ile beraber takımı orkestra şefleri gibi yönettiler. Bucks sağlam kayaya toslamıştı. Miami seriyi 4-1 geçmişti. Jimmy artık finalin tadını alabiliyordu.
Doğu finalinde de Bulls’ta son yenildiği takım olan Celtics ile eşleşti. Rüzgar ve motivsyon arkasındayken, durdurulması neredeyse imkansız hale gelmişti. Şimdi Isaiah Thomas yerine Jayson Tatum ile karşılaşacaktı. Celtics de playofflarda son derece korkulan, derli toplu bir görüntü veren bir takımdı. Bu seridesadece liderlik yaparak kendini arka plana attı ve arkadaşlarını oynatmaya çalıştı.Tyler Herro ve Duncan Robinson da kendilerinden beklenenin çok üzerinde performans verdiler. Dragic ve Bam’in muazzam oyunları da eklenince 4-2 ile Doğu şampiyonu oldular. Şimdi devirmesi gereken kişi Lebron’du.
Butler sonunda hakettiği yerdeydi ama karşısında NBA’in finaller hakkında en tecrübeli ismi ve “kralı” duruyordu. Yanında da ligin en iyi uzunlarından Anthony Davis varken yüzük zor gibi görünüyordu. Miami takım olarak da Lakers’dan çok daha tecrübesizdi. Takımda daha önce finale çıkma başarısı gösteren oyuncu yoktu. 20 yaşındaki Tyler Herro bile finallerde büyük bir rol oyuncusu olacaktı, siz düşünün.. Bir şok da Dragic ve Bam Adebayo’nun sakatlıkları oldu. Bu kadar yaklaşmışken bu aksilikler Miami’yi ve Butler’ı çok zorladı. Ama YİNE pes etmeyecekti. 3.maçta 40 sayı atarak tek başına maçı aldı ve seiriyi 2-1’e getirdi. Ama Lebron da pes etmemekte kararlıydı. Ağırlığını koydu ve Durum 3-1’e geldi. Tarihte finallerde 3-1’den geri dönen tek takım 2016 Cavs idi. Ve onların eski lideri Lebron’a karşı son bir dans gösterisi sergilemeye kararlıydı.
Jimmy sahneyi geri aldı, 35 sayı 12 ribaund 11 asist. Seri 3-2’ye gelmişti. İlk finallerinden bu performansı göstermesi takdire şayandı. Artık herkese ondan korkulması gerektiğini ispatlamıştı. Tam umudu yeşermişken Lebron ve Davis ikilisi ve Rondo’nun ekstra oyunu ile şampiyonluk Lakers’ın olmuştu. Jimmy bütün sezon boyunca muazzam bir mücadele sergilemişti. Artık ligin 2.olan takımın tartışmasız lideriydi. “Arabamın dikiz aynasını söktüm çünkü geçmişe ve arkama bakmama ihtiyacım yok.” cümlesini kuran bir insandan da yılması asla beklenemez. Belki bu oyunu oynamış en yetenekli oyuncu değildi ama yüreği ve cesareti ile oynayan büyük oyuncular listesine adını kesinlikle yazdırmıştı. Kim bilir, belki de hakettiği yüzüğe bu sene kavuşur..